EĞİTİMDE ÖĞRETMENİN ÖNEMİ
Eğitim bir milletin en mühim meselesidir. Eğitime gereken önemi vermeyen milletler yok olmaya mahkûmdur. Çünkü bir milletin en önemli gücü ne tankıdır, ne topudur, ne tüfeğidir ne de parasıdır. Bir milletin en önemli gücü maddi ve manevi olarak yetişmiş evlatlarıdır. Bu evlatları yetiştirenler de öğretmenlerdir. Onun için İslam Peygamberi “Âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanından üstündür.” buyurmaktadır. Çünkü şehidi yetiştiren, şehidin o manayı idrak etmesine vesile olan ve şehitliğin ne demek olduğunu öğreten âlimdir. Öğretmen şehitliğin manasını öğretmeseydi şehit niçin şehit olduğunun farkında olmayacak
tı.
Öğretmen örnek ve önder kişi demektir. Bu anlamda toplumun örnek alacağı bir kimlik ve kişilik sergilemeli, toplum tarafından parmakla gösterilen kişi olmalıdır. Öğretmenler kendilerini en iyi şekilde geliştirmelidir. Kendi branşlarıyla ilgili literatürü takip etmeli, yeniliklere açık olmalı, gerekli bilgi ve vizyonu kendi çabalarıyla kazanmaya çalışmalıdır. Tabi bu iş tek taraflı olmaz. Toplumun da öğretmene gereken önemi vermesi, ona saygı duyması gerekir. Bu anlamda yeniden öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandırılmalıdır.
Çömlek ustası çömleğe, heykeltıraş mermere, şair kelimelere, musikişinas sese yön ve şekil verir; öğretmen de insana yön verir, şekil verir, onu eğitir. Öğretmen insan mimarıdır kısaca. Mimar ne kadar kabiliyetliyse eseri de o derece görkemli ve ihtişamlı olur. Diğer taraftan mimar eseriyle övünür ve över. Usta mimarların eserlerinin sağlamlığı gibi usta öğretmenlerin talebeleri de mükemmel insan özelliği kazanır.
Diğer taraftan öğretmenin vazifesine titizlikle devam etmesi gerekir. Çünkü mermeri delen suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğidir. Basit mazeretlerle dersini aksatmamalıdır. Bu konuda öğretmenin örnek olacağı fevkalade şahıs Osmanlı âlimlerinden Hüsrev Hoca’dır. Fatih Camii’nde ders okuturken bir gün geç kalmış. Nefes nefese içeri girmiş :” Kusura bakmayın çocuklar demiş, bugün bizim 17 yaşında bir kızımız vefat etti; onun defin işlerini yakınlarına havale ettim, onlar hazırlayacaklar. Ben de derse acele geldim yine de geç kaldım.”
Rus-Japon savaşının meşhur komutanlarından Amiral Togo savaş sonrası ülkesine döndüğünde, bir kahramana yakışır şekilde karşılanmış. Tüm ülke yönetiminin katıldığı karşılama sonrasında, Amiral Togo’nun şerefine verilen yemekte Başbakan ayağa kalkar ve şöyle hitap eder: “Sayın Amiralim. Sizin bu ülke için yapmış olduğunuz kahramanlıkları, savaş meydanlarındaki emeğinizi bu topraklarda yaşayan hiç kimse unutmayacaktır. Millet olarak size çok şey borçluyuz. Şiddetli savaş meydanlarında göstermiş olduğunuz fedakârlıkların karşılığını size ödememiz mümkün değildir. Şu andan itibaren isterseniz emekli olup aileniz ve sevdiklerinizle birlikte, kalan zamanınızı değerlendirebilirsiniz. İsterseniz Kaymakamlık, Valilik, Milletvekilliği, Bakanlık veya herhangi bir mevkide talip olacağınız her kapıyı size açmaya hazırız.” Amiral Togo oturduğu yerden ayağa kalkar ve cevaben: “Sayın Başbakanım, Sevgili Konuklar. Tara
fıma göstermiş olduğunuz ilgi ve alaka için hepinize teşekkür ediyorum. Evet, çok yoğun ve yorucu savaş meydanlarında askerlerimle beraber büyük zaferler elde etmiş olmanın mutluluğunu ben de yaşıyorum. Bana layık gördüğünüz tüm makam ve mevkiler için hepinize teşekkür ediyorum. Ancak ben bu makamların hiçbirisine talip olmayacağım. 0 şiddetli savaş meydanlarında fark ettiğim bir gerçek var. Hiçbir savaş insan yetiştirme mücadelesinden daha önemli değildir. Meydanlardaki savaşları kazanmak isteyen milletler önce “İnsan yetiştirme mücadelesini” kazanmak zorundadırlar. İnsan yetiştirme mücadelesinin komutanları “öğretmenlerdir “Bana bir ödül vermek istiyorsanız, beni ülkemin herhangi bir köşesinde, herhangi bir okuluna öğretmen olarak görevlendirin ki, ömrümün kalan yıllarını yeni Togo’lar yetiştirmeye adamış olayım.” demiştir.
Bu bir şuurdur. Bizim eğitimcilerimiz ve öğretmenlerimiz tarihimizde iz bırakmış öğretmelerimizi örnek almalıdırlar. Ayrıca yukarıda zikredilen örnekten de ders alarak yaptıkları işin şuurunda olmalıdırlar. Yetiştirecekleri şuurlu nesiller ile insanlığı felakete sürükleyen emperyalizmin ve işbirlikçilerinin insanlığı yok etme planlarını etkisiz hale getirmenin lokomotifi olmalıdırlar. Tarih de onları o zaman Yeni Bir Dünyayı kuran şuurlu nesilleri yetiştirmiş kahraman öğretmenler olarak kaydedecektir.
YILMAZ KISA
EDEBİYAT ÖĞRETMENİ
Eğitim bir milletin en mühim meselesidir. Eğitime gereken önemi vermeyen milletler yok olmaya mahkûmdur. Çünkü bir milletin en önemli gücü ne tankıdır, ne topudur, ne tüfeğidir ne de parasıdır. Bir milletin en önemli gücü maddi ve manevi olarak yetişmiş evlatlarıdır. Bu evlatları yetiştirenler de öğretmenlerdir. Onun için İslam Peygamberi “Âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanından üstündür.” buyurmaktadır. Çünkü şehidi yetiştiren, şehidin o manayı idrak etmesine vesile olan ve şehitliğin ne demek olduğunu öğreten âlimdir. Öğretmen şehitliğin manasını öğretmeseydi şehit niçin şehit olduğunun farkında olmayacak
Öğretmen örnek ve önder kişi demektir. Bu anlamda toplumun örnek alacağı bir kimlik ve kişilik sergilemeli, toplum tarafından parmakla gösterilen kişi olmalıdır. Öğretmenler kendilerini en iyi şekilde geliştirmelidir. Kendi branşlarıyla ilgili literatürü takip etmeli, yeniliklere açık olmalı, gerekli bilgi ve vizyonu kendi çabalarıyla kazanmaya çalışmalıdır. Tabi bu iş tek taraflı olmaz. Toplumun da öğretmene gereken önemi vermesi, ona saygı duyması gerekir. Bu anlamda yeniden öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandırılmalıdır.
Çömlek ustası çömleğe, heykeltıraş mermere, şair kelimelere, musikişinas sese yön ve şekil verir; öğretmen de insana yön verir, şekil verir, onu eğitir. Öğretmen insan mimarıdır kısaca. Mimar ne kadar kabiliyetliyse eseri de o derece görkemli ve ihtişamlı olur. Diğer taraftan mimar eseriyle övünür ve över. Usta mimarların eserlerinin sağlamlığı gibi usta öğretmenlerin talebeleri de mükemmel insan özelliği kazanır.
Diğer taraftan öğretmenin vazifesine titizlikle devam etmesi gerekir. Çünkü mermeri delen suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğidir. Basit mazeretlerle dersini aksatmamalıdır. Bu konuda öğretmenin örnek olacağı fevkalade şahıs Osmanlı âlimlerinden Hüsrev Hoca’dır. Fatih Camii’nde ders okuturken bir gün geç kalmış. Nefes nefese içeri girmiş :” Kusura bakmayın çocuklar demiş, bugün bizim 17 yaşında bir kızımız vefat etti; onun defin işlerini yakınlarına havale ettim, onlar hazırlayacaklar. Ben de derse acele geldim yine de geç kaldım.”
Rus-Japon savaşının meşhur komutanlarından Amiral Togo savaş sonrası ülkesine döndüğünde, bir kahramana yakışır şekilde karşılanmış. Tüm ülke yönetiminin katıldığı karşılama sonrasında, Amiral Togo’nun şerefine verilen yemekte Başbakan ayağa kalkar ve şöyle hitap eder: “Sayın Amiralim. Sizin bu ülke için yapmış olduğunuz kahramanlıkları, savaş meydanlarındaki emeğinizi bu topraklarda yaşayan hiç kimse unutmayacaktır. Millet olarak size çok şey borçluyuz. Şiddetli savaş meydanlarında göstermiş olduğunuz fedakârlıkların karşılığını size ödememiz mümkün değildir. Şu andan itibaren isterseniz emekli olup aileniz ve sevdiklerinizle birlikte, kalan zamanınızı değerlendirebilirsiniz. İsterseniz Kaymakamlık, Valilik, Milletvekilliği, Bakanlık veya herhangi bir mevkide talip olacağınız her kapıyı size açmaya hazırız.” Amiral Togo oturduğu yerden ayağa kalkar ve cevaben: “Sayın Başbakanım, Sevgili Konuklar. Tara
Bu bir şuurdur. Bizim eğitimcilerimiz ve öğretmenlerimiz tarihimizde iz bırakmış öğretmelerimizi örnek almalıdırlar. Ayrıca yukarıda zikredilen örnekten de ders alarak yaptıkları işin şuurunda olmalıdırlar. Yetiştirecekleri şuurlu nesiller ile insanlığı felakete sürükleyen emperyalizmin ve işbirlikçilerinin insanlığı yok etme planlarını etkisiz hale getirmenin lokomotifi olmalıdırlar. Tarih de onları o zaman Yeni Bir Dünyayı kuran şuurlu nesilleri yetiştirmiş kahraman öğretmenler olarak kaydedecektir.
YILMAZ KISA
EDEBİYAT ÖĞRETMENİ
Yorumlar