Ana içeriğe atla

AZİZ SARIKAN, ALTEMUR KILIÇ HOCAYI EVİNDE ZİYARET ETTİ.

Mahmutlar 50.Yıl A.Keşoğlu İlköğretim okulu , Okul Aile Birliği Başkanı Aziz Sarıkan, Yeni Alanya Gazetesinde ve Yeniçağ gaztesinde köşe yazarlığını sürdürmekte olan 85 yaşındaki büyük üstad Altemur Kılıç'ı yeni evinde ziyaret etti. Ziyaretin amacı , hem geçmiş olsun ziyareti hem de tanışma ve fikir alışverişi amaçlıydı. Şimdi kısaca Altemur Kılıç kimdir sizlerle paylaşmak istiyorum..
1924 yılında Ankara’da doğdu. Atatürk’ün yakın arkadaşı Kılıç Ali’nin küçük oğlu. Eğitimi’ni İstanbul’da Robert Kolej’de ve New York’ta New School for Social Research Siyasal Bilgiler Bölümünde tamamladıktan sonra Tasviri Efkar, Vatan ve Milliyet gazetelerinde muhabirlik, yazarlık ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. Devir adlı haber gazetesinin ve Milliyet Yayınları’nın genel müdürlüğünü yaptı. Devlet hizmetinde Washington ve Bonn Büyükelçilerinin Basın Müşavirliği görevlerinde bulundu. İki kez Basın Yayın Genel Müdürlüğü ve bir defa da TRT’nin kurulması sürecinin başında, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın radyo ve televizyonlardan sorumlu danışmanlığını yaptı. Birleşmiş Milletler Sekreteryasının Basın Bölümü’nde uzmanlıktan sonra da UNICEF’in Avrupa Bürosu Enformasyon Bölümü müdürlüğünü yaptı. 1980’de devlet hizmetinden emekli olmadan önce Birleşmiş Milletler nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği’nde Orta Elçi olarak bulundu. Emekli olduktan sonra TRT Yönetim Kurulu ve Radyo-TV Yüksek Kurulu üyeliği yaptı. Halen köşe yazarlığının yanında yeni kitap çalışmalarını sürdüren yazarın “Türkey and The World” adıyla 1957 yılında Amerika’da, Türkiye’nin dış politikası konusunda yayımlanmış bir kitabı bulunmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALLAH(CC) BİRŞEY VERMEK İSTEMESEYDİ İSTEMEYİ VERMEZDİ..

DUA EDELİM ARKADAŞLAR...AMA ADABINA UYGUN OLARAK.. Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar... Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur. Allâh'ım, dînim, dünyam, çoluk çocuğum ve malım içinde sağlık ve âfiyetle yaşamamı nasib eyle. Allâh'ım, vücuduma sağlık ver, Sen'in yolunda hizmet edeyim, kulağıma sağlık ver, hakikati işit...

ASLAN İLE TİLKİNİN HİKAYESİ......

TİLKİYİ AKILLI YAPAN, ASLANIN APTALLIĞI OLMASIN.. Ormanlar Kralı Aslan ve Kurnaz Tilkinin ibretli hikayesini tüyleriniz ürpererek okuyacaksınız..Ama ders çıkarırmısınız , orasını bilemem..İşte Hikayemizin başlangıç noktası.... Günlerden birgün, vahşi ormanların birinde, havanın puslu ve bir o kadar da ihtişamlı görüntüsü altında gezintiye çıkan bay TİLKİ, aç mı aç,susuz mu susuz, halsiz mi halsiz, bitkin mi bitkin bir şekilde şöyle düşünmüş.... --- Acaba karnımı doyuracak bir yemek bulabilir miyim? demiş..ve 50 mt.ileride yerde büyük bir et parçası görmüş.. Birden çok sevinmiş ve koşarak etin başına varmış.. Ama TİLKİ bu ya..hemen atlamamış etin üzerine...Ön ce bir kolaçan etmiş etin etrafını...Bakmış ki etin altında bir tuzak kurulu....Eti kaldırdığı an alttaki bomba patlayacak ve TİLKİ hayata gözlerini yumacak..TİLKİ uyanık ve zeki..ama diğer yanda aç ve sersefil vaziyette...Gözü hem gelende gidende hem de ette... Çekilmiş kenara ve beklemeye başlamış... Tam o sırada oradan ASLAN geç...
İDARECİ NASIL OLMALI??? Hz. Peygamber (s.a.v.) iki kişi bile olsak, birimizin yönetme sorumluluğunu üstlenmesini tavsiye etmiştir. Küçük büyük bütün toplumlar, bir yönetilen-yöneten, ast-üst hiyerarşisine dayanmak durumundadır. Toplumsal yapılanmada görev, yetki ve sorumlulukların zorunlu kıldığı farklı mevkiler vardır. Kaçınılmaz olarak birileri bu mevki ve makamlarda görev yapacaktır. "Bu birileri niçin ben olmayayım" diye düşünebilir insan. Kendini bir makama daha layık görebilir, diğer insanlardan daha iyi hizmet vereceğini zannedebilir. Fakat , makam taleplerinin arkasında kendini başkalarından üstün görme, bencillik, takdir edilme duygularının, yahut çıkar sağlama, şöhret ve daha rahat yaşama niyetinin olması da mümkündür. Hatta kişi bu süflî duygu ve hesapların farkında bile değildir çoğu zaman. İşte bu yüzdendir ki, MAKAM SEVGİSİ denilen kalp illeti ince bir meseledir. Fıtrî bir duyguyu, mükemmelleşme arzusunu istismar eder. Masum görünür ama çok t...