Ana içeriğe atla

NASIL BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ..

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz arkadaşlar..Akrabalık bağlarının kaybolduğu, Anne babanın bile zor hatırlandığı yani ziyareti geçtim hatırlamaktan bahsediyoırum..Neden bu hallere düştü insanlık..Osmanlı döneminin izleri neden silinmek isteniyor.Neden kültürel değerlerimiz zorla yok edilmek isteniyor..NEDEN....Arkadaşlar sanki uyuşturucu madde kullanan birisi gibi ne düşünebiliyoruz ne de sağlıklı karar verebiliyoruz. Ne zaman aklımızı başımıza alacağız..

Bunca yıl yaşadık..Kaç kişiye faydamız dokundu..İnsanlık için ne yaptık.Yoksa hep kendimiz için mi yaşadık.Arkamızda hayır namına hiç birşey bırakmadık mı yoksa..Sadece kazandığını yiyen obur insanlardan mıyız acaba.. İnsanlık ne halde olursa olsun beni ilgilendirmez diyenlerden misin yoksa.. Yoksa sen hala uykuda mısın..Kış uykusuna mı yattın be adam..Komşusu açken tok yatan bizden değildir, bilmiyor musun..Neden hep bana diyorsun..Neden bu kadar bencilsin neden? Herkesin rızkı boğazından geçen ve üstünü örten kadardır.Gerisi senin rızkın olur mu bilinmez..Bir ateş mi yakar, bir rüzgar önüne mi katar yoksa bir sel gelip tümü içinde mi batar orası belli olmaz..Sadakanı ver ve yoksulları gözet..oldu mu arkadaşım..Çünkü kimin ne zaman düşeceği belli olmaz. Güvenme malına mülküne demiş atalarımız çünkü bir sel gelip alabilir.. Anlayana yeter bunlar...

Bakın , Allah(cc) istese bugün dünyaya islamiyet hakim olur..Ama bu dünya bir imtihan dünyası ve kim çalışıyor kim çalışmıyor bilinecek. Yani ne yaparsak kendimiz için...Yola çıkarken azık almamız kendi menfeatimize..Yoksa açlıktan enerjimiz biter ve yarı yolda kalırız.Karanlıkta kalırız.Ayazda kalırız.Kavurucu sıcakta kalırız...........Devamı olacak bu yazının ama okuyanlar ve yorum yapanlar için.....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALLAH(CC) BİRŞEY VERMEK İSTEMESEYDİ İSTEMEYİ VERMEZDİ..

DUA EDELİM ARKADAŞLAR...AMA ADABINA UYGUN OLARAK.. Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar... Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur. Allâh'ım, dînim, dünyam, çoluk çocuğum ve malım içinde sağlık ve âfiyetle yaşamamı nasib eyle. Allâh'ım, vücuduma sağlık ver, Sen'in yolunda hizmet edeyim, kulağıma sağlık ver, hakikati işit...

ASLAN İLE TİLKİNİN HİKAYESİ......

TİLKİYİ AKILLI YAPAN, ASLANIN APTALLIĞI OLMASIN.. Ormanlar Kralı Aslan ve Kurnaz Tilkinin ibretli hikayesini tüyleriniz ürpererek okuyacaksınız..Ama ders çıkarırmısınız , orasını bilemem..İşte Hikayemizin başlangıç noktası.... Günlerden birgün, vahşi ormanların birinde, havanın puslu ve bir o kadar da ihtişamlı görüntüsü altında gezintiye çıkan bay TİLKİ, aç mı aç,susuz mu susuz, halsiz mi halsiz, bitkin mi bitkin bir şekilde şöyle düşünmüş.... --- Acaba karnımı doyuracak bir yemek bulabilir miyim? demiş..ve 50 mt.ileride yerde büyük bir et parçası görmüş.. Birden çok sevinmiş ve koşarak etin başına varmış.. Ama TİLKİ bu ya..hemen atlamamış etin üzerine...Ön ce bir kolaçan etmiş etin etrafını...Bakmış ki etin altında bir tuzak kurulu....Eti kaldırdığı an alttaki bomba patlayacak ve TİLKİ hayata gözlerini yumacak..TİLKİ uyanık ve zeki..ama diğer yanda aç ve sersefil vaziyette...Gözü hem gelende gidende hem de ette... Çekilmiş kenara ve beklemeye başlamış... Tam o sırada oradan ASLAN geç...
İDARECİ NASIL OLMALI??? Hz. Peygamber (s.a.v.) iki kişi bile olsak, birimizin yönetme sorumluluğunu üstlenmesini tavsiye etmiştir. Küçük büyük bütün toplumlar, bir yönetilen-yöneten, ast-üst hiyerarşisine dayanmak durumundadır. Toplumsal yapılanmada görev, yetki ve sorumlulukların zorunlu kıldığı farklı mevkiler vardır. Kaçınılmaz olarak birileri bu mevki ve makamlarda görev yapacaktır. "Bu birileri niçin ben olmayayım" diye düşünebilir insan. Kendini bir makama daha layık görebilir, diğer insanlardan daha iyi hizmet vereceğini zannedebilir. Fakat , makam taleplerinin arkasında kendini başkalarından üstün görme, bencillik, takdir edilme duygularının, yahut çıkar sağlama, şöhret ve daha rahat yaşama niyetinin olması da mümkündür. Hatta kişi bu süflî duygu ve hesapların farkında bile değildir çoğu zaman. İşte bu yüzdendir ki, MAKAM SEVGİSİ denilen kalp illeti ince bir meseledir. Fıtrî bir duyguyu, mükemmelleşme arzusunu istismar eder. Masum görünür ama çok t...