Ana içeriğe atla

HER FİLMİN BİR SENARYOSU BİR DE YÖNETMENİ VARDIR..


GENELDEN YERELE SEÇİM ATMOSFERİ..

Merhaba sevgili arkadaşlar,

Ülkemizde yapılan, 22 Temmuz 2007 Genel Seçim sonuçlarına değinmek istiyorum. Nasıl başladı , nasıl gelişti ve nasıl sonuçlandı?

Mevcut Hükümet , 2002 Kasım ayında işbaşına getirilmişti. Ama nasıl gelmişti orası meçhul.. Çünkü tarih boyunca yeni kurulan partiler çok nadir olarak tek başına iktidara gelmişlerdir. Demokrat Parti ikinci seçiminde gelmişti tek başına iktidara..Anavatan partisi gelmişti 12 eylül askeri darbenin akabinde..Ama burada halk demokrasiye oy vermişti. Askerin baskısından kurtulmak istemişti.

Gelelim AKP’ye..Seçimlere girmeden 1 yıl önce kurulmuş.Başında yasaklı birisi olan Recep Tayyip Erdoğan var. Fazilet Partisinden ayrılanların başını çektiği bir parti.Bu yüzden Türkiye genelinde yapılanmaları zor olmamıştır. Herkes onları Milli Görüşçü kadrolar olarak bilmektedir.Ancak, kimsenin düşünmediği bir ince ayrıntı var ortada.. Eğer AKP Milli Görüşçü olarak oy istedi ise Saadet Partisi ne olarak çıktı halkın karşısına..Eğer düşünceler ortak ise neden ayrıldılar. AKP neden ayrı baş çekme ihtiyacı hissetti.

Recep TAYYİP ERDOĞAN neden hapse girdi, neden yasaklı hale geldi. Bir şiir okumakla olacak iş miydi yaşananlar? Şair zamanında yazmış ve yıllarca okullarda okutulmuş sorun olmuyor da, Bir Belediye Başkanı okuyunca neden sorun oluyor. Hem böyle bir şiiri neden Siirt’te okuyor.Bunlar tevafuk mu sizce?

Eğer bir insanı ya da herhangi bir varlığı değerli hale getirmek istiyorsanız ona yasak getireceksiniz. Recep Tayyip Erdoğan gibi..Birden değerlendi Belediye Başkanı olduğu dönemde..Sonrasını biliyorsunuz zaten…

O dönemde Refah Partisinin yükselişi önlenemiyordu. Kapatıldı.Fazilet Partisi açıldı.O da kapatıldı.Ama kapatmak çare değildi artık..Bölmek gerekiyordu. İşte o dönemde AKP doğdu. Emeline ulaşmıştı Batı emperyalizmi..Artık ellerinde istediği şekilde bir parti vardı. Ne derlerse tutacak olan bir parti.. Genel Başkanı da yasaklı olan Recep Tayyip Erdoğandı. Bu şekilde seçime gireceklerdi. Seçime girerken kendilerini Milli Görüşün devamı olarak tanıtmışlardı. Herkes onları kurtuluşun adresi olarak görüyordu.Sonuçta olan oldu ve AKP tek başına iktidara geldi..

Ama beklenen olmadı ve sonuç hüsran..4.5 yılda yapılanlar ortadaydı..Ekonomi felç olmuştu..Ama öyle bir macun çektiler öyle bir cila yaptılar ki üzerine, içerideki çürük dışarıdan bakılınca görülmüyordu. Ama en ufak bir darbede çürüğün ortaya çıkacağını kendileri de biliyordu. Sürekli oy kaybediyordu AKP. Taki 2007 Nisan ayına gelinene kadar..Öyle bir kriz senaryosu yazmışlar ki, Bütün ekip devrede..Medya-Asker-Anayasa Mahkemesi ve Muhalefet Partileri….Hatta Cumhurbaşkanı…Maalesef senaryo uygulamaya kondu..Sonuçta AKP adıyla Batı Emperyalizmini ve Siyonistleri iktidara getirme düşüncesi hakimdi. Onların gayesi Ülkeyi bölmekti. Halkımızın saf duygularıyla oynandı. Onlar oyuna getirildi.Ama sonuçlarına katlanmak zorundayız artık..

Neden 4.5 yıl boyunca cumhurbaşkanlığı sorununa çözüm bulunmadı da son haddeye bırakıldı. Neden halkın seçmesi istendi..Duygusallık mı yapılmıştı burada. Halkın saf duyguları sömürülmüş müydü acaba..Çok fazla açıklamaya gerek yok sanırım.. Her şey ortada aslında..Ben sizleri vicdan muhasebesine davet ediyorum..Saygılarımla..Bundan sonraki yazım yerel seçimlerle ilgili olacak. Kalın sağlıcakla..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALLAH(CC) BİRŞEY VERMEK İSTEMESEYDİ İSTEMEYİ VERMEZDİ..

DUA EDELİM ARKADAŞLAR...AMA ADABINA UYGUN OLARAK.. Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar... Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur. Allâh'ım, dînim, dünyam, çoluk çocuğum ve malım içinde sağlık ve âfiyetle yaşamamı nasib eyle. Allâh'ım, vücuduma sağlık ver, Sen'in yolunda hizmet edeyim, kulağıma sağlık ver, hakikati işit...

ASLAN İLE TİLKİNİN HİKAYESİ......

TİLKİYİ AKILLI YAPAN, ASLANIN APTALLIĞI OLMASIN.. Ormanlar Kralı Aslan ve Kurnaz Tilkinin ibretli hikayesini tüyleriniz ürpererek okuyacaksınız..Ama ders çıkarırmısınız , orasını bilemem..İşte Hikayemizin başlangıç noktası.... Günlerden birgün, vahşi ormanların birinde, havanın puslu ve bir o kadar da ihtişamlı görüntüsü altında gezintiye çıkan bay TİLKİ, aç mı aç,susuz mu susuz, halsiz mi halsiz, bitkin mi bitkin bir şekilde şöyle düşünmüş.... --- Acaba karnımı doyuracak bir yemek bulabilir miyim? demiş..ve 50 mt.ileride yerde büyük bir et parçası görmüş.. Birden çok sevinmiş ve koşarak etin başına varmış.. Ama TİLKİ bu ya..hemen atlamamış etin üzerine...Ön ce bir kolaçan etmiş etin etrafını...Bakmış ki etin altında bir tuzak kurulu....Eti kaldırdığı an alttaki bomba patlayacak ve TİLKİ hayata gözlerini yumacak..TİLKİ uyanık ve zeki..ama diğer yanda aç ve sersefil vaziyette...Gözü hem gelende gidende hem de ette... Çekilmiş kenara ve beklemeye başlamış... Tam o sırada oradan ASLAN geç...
İDARECİ NASIL OLMALI??? Hz. Peygamber (s.a.v.) iki kişi bile olsak, birimizin yönetme sorumluluğunu üstlenmesini tavsiye etmiştir. Küçük büyük bütün toplumlar, bir yönetilen-yöneten, ast-üst hiyerarşisine dayanmak durumundadır. Toplumsal yapılanmada görev, yetki ve sorumlulukların zorunlu kıldığı farklı mevkiler vardır. Kaçınılmaz olarak birileri bu mevki ve makamlarda görev yapacaktır. "Bu birileri niçin ben olmayayım" diye düşünebilir insan. Kendini bir makama daha layık görebilir, diğer insanlardan daha iyi hizmet vereceğini zannedebilir. Fakat , makam taleplerinin arkasında kendini başkalarından üstün görme, bencillik, takdir edilme duygularının, yahut çıkar sağlama, şöhret ve daha rahat yaşama niyetinin olması da mümkündür. Hatta kişi bu süflî duygu ve hesapların farkında bile değildir çoğu zaman. İşte bu yüzdendir ki, MAKAM SEVGİSİ denilen kalp illeti ince bir meseledir. Fıtrî bir duyguyu, mükemmelleşme arzusunu istismar eder. Masum görünür ama çok t...