Ana içeriğe atla

İNSAN OLMAK DEĞİL İNSAN KALMAK ÖNEMLİ..

SEÇİMLERİN ARDINDAN…..

Önce AKP'ye verilen oylar, bilinçli ve istençli tercih değil; CHP'ye ve Müslüman halkımıza hep yukarıdan bakan ve onları dışlayan masonik elistist seçkinlere bir tepki neticesidir. Yani doğal ve doğru sonuçlar olmayıp, sanal ve suni bir resimdir. Kalıcı değil, geçicidir. Bu durum, demokrasinin değil, "Demon-Krasi"nin yani şeytani güçlerin bir marifetidir .

Laisizm ve Kemalizm istismarıyla geçinen ve hiç ilgisi olmadığı halde, AKP'nin şahsında İslamiyet'e ve Milli Görüşe hakarete yeltenen kesimlere duyulan huzursuzluğun bir göstergesidir.

Bu oylar, küreselleşme ve AB ile bütünleşip sözde demokrasi ve refaha erişme havasını estiren marazlı medyanın yönlendirmesiyle, gözleri körlenen ve düşünceleri kirletilen halkımızın AKP'ye mecbur ve mahkum edilmesi hadisesidir.

Tabi bu sonuçları; sadece dış güçlerin ve özellikle de ABD'nin manipülasyonlarına bağlamak, onları haddinden fazla büyütmek ve halkın mesajından ders almayıp, gerçekleri hala görmemektir. Çünkü Amerika bile resmen yanıldığını ilan etmiştir.

Ancak, maalesef çoğunun göremediği veya dillendirmediği gerçek şudur:

Bu seçimlerden çözüm yerine kriz çıkmıştır ve Türkiye seçim öncesinden daha kaotik bir sürece itilmiştir.

Toplum, samimi dindarlığını, muhafazakârlığını ve İslam'a bağlılığını, bu konularda hücuma uğradığına ve haksızlık yapıldığına aldandığı, AKP'ye oy vererek göstermiştir.

Ve şuur altında vicdani bir sorumlulukla, Türkiye çapında Erbakan Hocaya duyulan itimat ve itibarın, hala danışıklı dövüş hikayesine inandırıldığı, AKP'nin şahsında tezahür etmesidir.

Bu arada sadece CHP değil Haydar Başçılar da -her halde Siyonist patronlarından aldıkları talimatla- güya iktidarın aleyhindeymiş ve milli tavır sergilermiş gibi davranarak, ama ısrarla ve tekrarla "AKP, Milli Görüşün devamıdır, hatta aynısıdır" yalanını yayarak, Erbakan Hoca'ya beslenen güven ve sevginin AKP'ye yönelmesine hizmet etmişlerdir.

Hatta profesör ve şeyh Haydar Baş Yahudi babalarına yaranmak için, bir zamanlar il başkanlığını üstlendiği ve elini öpmek için sıra beklediği Erbakan Hoca için, değil bir siyasi liderin veya sözde bilge kişinin, sokak süprüntülerinin bile ağzına alamayacağı edepsiz ve erdemsiz laflar söylemekten haya etmemiştir.

YAZIKLAR OLSUN, BÖYLE İSLAMCI GEÇİNEN YALANCI ŞEYHLERE VE BUNLARA ALDANAN MÜSLAMANIM DİYENLERE!!!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALLAH(CC) BİRŞEY VERMEK İSTEMESEYDİ İSTEMEYİ VERMEZDİ..

DUA EDELİM ARKADAŞLAR...AMA ADABINA UYGUN OLARAK.. Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar... Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur. Allâh'ım, dînim, dünyam, çoluk çocuğum ve malım içinde sağlık ve âfiyetle yaşamamı nasib eyle. Allâh'ım, vücuduma sağlık ver, Sen'in yolunda hizmet edeyim, kulağıma sağlık ver, hakikati işit...

ASLAN İLE TİLKİNİN HİKAYESİ......

TİLKİYİ AKILLI YAPAN, ASLANIN APTALLIĞI OLMASIN.. Ormanlar Kralı Aslan ve Kurnaz Tilkinin ibretli hikayesini tüyleriniz ürpererek okuyacaksınız..Ama ders çıkarırmısınız , orasını bilemem..İşte Hikayemizin başlangıç noktası.... Günlerden birgün, vahşi ormanların birinde, havanın puslu ve bir o kadar da ihtişamlı görüntüsü altında gezintiye çıkan bay TİLKİ, aç mı aç,susuz mu susuz, halsiz mi halsiz, bitkin mi bitkin bir şekilde şöyle düşünmüş.... --- Acaba karnımı doyuracak bir yemek bulabilir miyim? demiş..ve 50 mt.ileride yerde büyük bir et parçası görmüş.. Birden çok sevinmiş ve koşarak etin başına varmış.. Ama TİLKİ bu ya..hemen atlamamış etin üzerine...Ön ce bir kolaçan etmiş etin etrafını...Bakmış ki etin altında bir tuzak kurulu....Eti kaldırdığı an alttaki bomba patlayacak ve TİLKİ hayata gözlerini yumacak..TİLKİ uyanık ve zeki..ama diğer yanda aç ve sersefil vaziyette...Gözü hem gelende gidende hem de ette... Çekilmiş kenara ve beklemeye başlamış... Tam o sırada oradan ASLAN geç...
İDARECİ NASIL OLMALI??? Hz. Peygamber (s.a.v.) iki kişi bile olsak, birimizin yönetme sorumluluğunu üstlenmesini tavsiye etmiştir. Küçük büyük bütün toplumlar, bir yönetilen-yöneten, ast-üst hiyerarşisine dayanmak durumundadır. Toplumsal yapılanmada görev, yetki ve sorumlulukların zorunlu kıldığı farklı mevkiler vardır. Kaçınılmaz olarak birileri bu mevki ve makamlarda görev yapacaktır. "Bu birileri niçin ben olmayayım" diye düşünebilir insan. Kendini bir makama daha layık görebilir, diğer insanlardan daha iyi hizmet vereceğini zannedebilir. Fakat , makam taleplerinin arkasında kendini başkalarından üstün görme, bencillik, takdir edilme duygularının, yahut çıkar sağlama, şöhret ve daha rahat yaşama niyetinin olması da mümkündür. Hatta kişi bu süflî duygu ve hesapların farkında bile değildir çoğu zaman. İşte bu yüzdendir ki, MAKAM SEVGİSİ denilen kalp illeti ince bir meseledir. Fıtrî bir duyguyu, mükemmelleşme arzusunu istismar eder. Masum görünür ama çok t...