Ana içeriğe atla

YÜKSELİRKEN ÇEVRENİZDEKİLERE ÇOK İYİ BAKIN.. ÇÜNKÜ...

DÜŞERKEN AYNI KİŞİLERİ TEKRAR GÖRECEKSİNİZ..

Hayat ne kadar garip...Ne kadar çelişkili..Bazen hiç sevmediğiniz ot burnunuzun dibinde bitebiliyor.Bazen birisini bir hatasından dolayı eleştiriyorsunuz....Sonra aynı yanlışı siz yapıyorsunuz..Daha dün yanlış olduğunu söylediğiniz birşeyi bugün siz nasıl yapabiliyorsunuz.Sizce bu ne anlama geliyor.. Bazen birisini çok eleştiriyorsunuz sonra aynı eleştiriye siz muhatab oluyorsunuz. Nasıl işler bunlar..Ne demek oluyor sizce..
Yani hiç kimseyi eleştirmememiz mi gerekiyor.Yani hiç kimseye hatasını söylemeyecek miyiz. Birisinin ayıbını bir başka kişiye söylemeyecek miyiz yani.. Sizce doğru olan hangisi..
Evlenmek için kendinize uygun birisini arıyorsunuz. Buluyorsunuz ve evleniyorsunuz. Aradan kısa veya uzun süre geçiyor. Sonra çok severek evlendiğiniz birisinden nefret eder hale geliyorsunuz. Bu nasıl iş sizce.. Acaba bütün heva ve hevesleriniz doyuma mı ulaştı. Ya da istediğinizi elde ettiniz işiniz bitti mi yani.. Hani çılgınca yaşanan aşklar..Hani saygı çerçevesi..

Yani sevgili arkadaşlar, hayat çok garip...Hatta o kadar ilginç ki, dün solda savaşan biri bugün sağda savaşıyor. sizin anlayacağınız birilerine laf söylerken dikkatli olun.. Gün gelir karınız olabilir veya kocanız olabilir. Hiç kimseyi hata ve kusurlarından dolayı eleştirmeyin.
Siz siz olun hayata gülümseyin ve hep iyi tarafından bakın..Bardağın dolu tarafını görmeyi kendinize düstur edinin. Saygılar sunuyorum...Ne olur kendinizle barışık olun...Eleştireceğiniz kişinin yerine bir anlığına kendinizi koyun sonra karar verin.. Hoşçakalın ve dostça kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ALLAH(CC) BİRŞEY VERMEK İSTEMESEYDİ İSTEMEYİ VERMEZDİ..

DUA EDELİM ARKADAŞLAR...AMA ADABINA UYGUN OLARAK.. Allâh'ım, Sana sonsuz hamd ü senâlar; Habîbin Efendimiz Muhammed Mustafa -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e O'nun âl ve ashâbına gönülden salât ve selâmlar... Allâh'ım, benim Rabbim Sensin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın, ben Sen'in kulunum. Elimden geldiğince Sana verdiğim kulluk sözü üzerindeyim; işlediğim hata, günah ve kötülüklerden Sana sığınırım. Bana olan nimetlerini ve bu nimetlere karşı benim günah ve kusurlarımı itiraf ediyor, beni bağışlamanı diliyorum. Sen'den başka günahları bağışlayacak yoktur. Allâh'ım, dînim, dünyam, çoluk çocuğum ve malım içinde sağlık ve âfiyetle yaşamamı nasib eyle. Allâh'ım, vücuduma sağlık ver, Sen'in yolunda hizmet edeyim, kulağıma sağlık ver, hakikati işit...

ASLAN İLE TİLKİNİN HİKAYESİ......

TİLKİYİ AKILLI YAPAN, ASLANIN APTALLIĞI OLMASIN.. Ormanlar Kralı Aslan ve Kurnaz Tilkinin ibretli hikayesini tüyleriniz ürpererek okuyacaksınız..Ama ders çıkarırmısınız , orasını bilemem..İşte Hikayemizin başlangıç noktası.... Günlerden birgün, vahşi ormanların birinde, havanın puslu ve bir o kadar da ihtişamlı görüntüsü altında gezintiye çıkan bay TİLKİ, aç mı aç,susuz mu susuz, halsiz mi halsiz, bitkin mi bitkin bir şekilde şöyle düşünmüş.... --- Acaba karnımı doyuracak bir yemek bulabilir miyim? demiş..ve 50 mt.ileride yerde büyük bir et parçası görmüş.. Birden çok sevinmiş ve koşarak etin başına varmış.. Ama TİLKİ bu ya..hemen atlamamış etin üzerine...Ön ce bir kolaçan etmiş etin etrafını...Bakmış ki etin altında bir tuzak kurulu....Eti kaldırdığı an alttaki bomba patlayacak ve TİLKİ hayata gözlerini yumacak..TİLKİ uyanık ve zeki..ama diğer yanda aç ve sersefil vaziyette...Gözü hem gelende gidende hem de ette... Çekilmiş kenara ve beklemeye başlamış... Tam o sırada oradan ASLAN geç...
İDARECİ NASIL OLMALI??? Hz. Peygamber (s.a.v.) iki kişi bile olsak, birimizin yönetme sorumluluğunu üstlenmesini tavsiye etmiştir. Küçük büyük bütün toplumlar, bir yönetilen-yöneten, ast-üst hiyerarşisine dayanmak durumundadır. Toplumsal yapılanmada görev, yetki ve sorumlulukların zorunlu kıldığı farklı mevkiler vardır. Kaçınılmaz olarak birileri bu mevki ve makamlarda görev yapacaktır. "Bu birileri niçin ben olmayayım" diye düşünebilir insan. Kendini bir makama daha layık görebilir, diğer insanlardan daha iyi hizmet vereceğini zannedebilir. Fakat , makam taleplerinin arkasında kendini başkalarından üstün görme, bencillik, takdir edilme duygularının, yahut çıkar sağlama, şöhret ve daha rahat yaşama niyetinin olması da mümkündür. Hatta kişi bu süflî duygu ve hesapların farkında bile değildir çoğu zaman. İşte bu yüzdendir ki, MAKAM SEVGİSİ denilen kalp illeti ince bir meseledir. Fıtrî bir duyguyu, mükemmelleşme arzusunu istismar eder. Masum görünür ama çok t...